Çaykolik Blog - Kişisel Blog : film
film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir Şarkının Altındaki Dram!




Merhaba

Müzik ile ilgili bir yazı ile geldim bugün. Yaşar Güvenir'in Çaresizim Çaresiz isimli şarkısından bahsedeceğim. Çaresizim Çaresiz'in hikayesi ile birlikte aslında Yaşar Güvenir'in hayatı nasılmış ondan bahsedeceğim, birçok insana göre dram olan hayatından.

Şimdi nerden çıktı bu müzikli melodili yazı diyecek bazılarınız ve neden Çaresizim Çaresiz isimli şarkı? Hemen anlatıyorum.
Geçtiğimiz haftanın sonuna doğru gün başlarken bu şarkının bildiğim birkaç mısrası dilime dolandı. "Artık güneş doğar mı?
Çiçekleri açar mı bilmem?
Bakıyor görmüyorum
Çaresizim çaresiz"
Sadece bu bölümünü biliyormuşum demek ki. Sonra başa dön yine aynı yerlerle tekrarla şeklinde devam ettim gün boyu. Ertesi gün yine aynı şarkı yine aynı bölüm. Normalde her insanın diline bir şarkının bir bölümü takılır, bu normal bir durum ama benim olayımın farkı günlerce aynı şarkının dilime dolanması oldu.
Beşinci gün oturdum bilgisayar başına. Aklımda hep sanat müziği gibi kalmış ama inanın kim söylüyor, nereden duydum hangi ara duydum da dilime dolandı haberim yok. Bir baktım söz müzik Yaşar Güvenir! Yaşar Güvenir'i batıcı olarak bilirim ben, hatta caz onun asıl ilgi alanı. Birçok müziksever de öyle bilir aslında. En iyi bildiğim şarkısı da "Yalnızım ben çok yalnızım" mısras ile başlayan şarkıdır. Nil Burak okumuş yıllar önce.
Çaresizim Çaresiz şarkısını ilk okuyan da Ahmet Özhan. Yıl 1978 hatta şarkının adı ile film bile çekilmiş.
Sonra Yaşar Güvenir'in hayatı hakkında bir yazı okudum ve tabi bu şarkının hikayesini... Müzisyen bir ailede doğuyor eğitimleri yine müzik üzerine. Bir beste yapıyor “My Crazy Baby” bu eseri İtalyan şarkıcı Mina tarafından okunuyor ama izin alarak değil. Ardından davalar açılıyor ve eser sahibi Yaşar Güvenir'in adı plaklara ekleniyor ve azımsanmayacak bir şöhrete sahip oluyor o dönem Avrupa'da.
Bu arada evleniyor, iki kızı oluyor. Bazı lokallerde sahne alıyor ve çok tutuluyor. Kendine bir lokal açıyor ve işler umduğu gibi gitmiyor, eşi ile arası açılıyor bunun ardından da eşini bir trafik kazasında kaybediyor. Bu olay üzerine "Sensiz Saadet Neymiş" isimli şarkının sözlerini yazıyor. Aslında bu sözleri Zeki Müren besteleyip okuyacakmış ancak arada sorun çıkınca kendi bir beste yapıyor Gönül Yazar okuyor. Plak büyük satış rakamlarına ulaşıyor. Yaşar Güvenir bu şekilde yeniden eski popüler günlerini yakalıyor.
Yaşar Güvenir daha büyük bir acı yaşıyor ve genç yaşta kızını kaybediyor ve işte bu yazıya sebep olan, Ahmet Özhan ile şöhret olan şarkısını yapıyor "Çaresizim Çaresiz"



Nasıl inansam bilmem
Bu uzun ayrılığa
Nasıl katlansam bilmem
Bir ömür yokluğuna

Artık güneş doğar mı,
Çiçekler açar mı bilmem
Bakıyor görmüyorum
Çaresizim çaresiz

Ah Allahım benden çok,
benden çok mu sevdin?

Saatler durmuş sanki
Zaman geçmek bilmiyor
Gözyaşlarım dinmiyor
Çaresizim çaresiz

Artık rüyalarımda
Uzanan ellerini
Öpüyor okşuyorum
Saçının tellerini

Biliyorum kaybolup,
Yok olup gideceksin
Açarsam gözlerimi
Çaresizim çaresiz

Bir kalp ameliyatı geçiriyor, sol tarafı felçli olarak yaşamına devam ediyor ve Ocak 1998 tarihinde ölüyor.
Belki de insanlar yıllarca bu şarkının sevgiliye yazılmış olduğunu düşünerek dinledi, filmi de bu konu üzerine yapılmış zaten. Bir evladın ardından yazıldığı kimsenin aklına gelmedi belki de ve Yaşar Güver'in hayatının bu şekilde sürdüğünü tahmin edemedi hiç kimse.
Bu yaşıma kadar ilk defa yaşadım bir şarkının günlerce dilimde dönüp durmasını. Üstelik çok iyi bilmediğim bir şarkı hatta kime ait kim besteledi söyledi bilmeden mırıldandığım eserin altından böyle bir dram çıktı. Bunu sizlerle de paylaşmak istedim.
Peki siz bu şarkıyı biliyor musunuz_ Veya hikayesini?
Yeni bir yazıda görüşmek üzere.
Sevgiler


Devamını Oku

Frankenstein Oyunundan Notlar

frankenstein-tiyatro-oyunu-kerem-alisik


Herkese Merhaba

Muhteşem bir oyundan bahsetmek için buradayım bugün. Frankenstein tiyatro oyununu konuşalım isterseniz.

Uzun zamandır sahnelenen bu oyuna Bumerang vasıtası ile gittim, arkadaşım Dilek ile. Oyun ile ilgili kısa notlarım ve göstermek istediğim fotoğraflar olacak. Ama öncesinde Frankenstein'ın konusu hakkına bilgi vermek istiyorum. Aslında bir çoğumuz ya kitaplarını okudu ya filmini izledi ama ben yine de bilmeyenler için başlayayım hemen.

Victor Frankenstein bir bilim adamı. Ve isteği insanları ölümsüz kılmak. Bu uğurda kadavralardan topladığı parçaları birleştirip bir canavar yaratıyor sonra çalışmasını bitirdiğini düşünüp ülkesine geri dönüyor. Çok kötü görünen ve ne olduğu konusunda fikri olmayan bu yaratık insanlar içinde yer edinmeye çalışsa da  görüntüsünden dolayı itilip kakılıyor veya herkes ondan korkuyor. Girdiği bir evde tanıştığı ve gözleri görmeyen yaşlı bir adam ona konuşmayı, objeleri ve hissetmeyi öğretiyor. Bu gelişmeler sonrası onu yaratan Victor Frankenstein'ın peşine düşüyor, onu buluyor. Tek derdi ise kendine benzeyen bir dişi yaratması. Düğün hazırlıklarında olan Frankenstein kabul ediyor ve başka bir ülkeye gidip, yine kadavra parçalarından çok güzel bir kadın yaratıyor. Tam teslim edecekken bunun insanlığa büyük zarar vereceğini düşünüp yeni oluşumunu parçalıyor ve ilk yarattığı ve ondan bir eş bekleyen yaratığı fazlaca kızdırıyor. Sonrasında kendi elleri ile yaptığı yaratık onun hayatının işleyişini tamamen eline alıyor.





Oyunda Kerem Alışık yaratığı canlandırıyor, Victor Frankenstein ise Cansel Elçin ile hayat buluyor. Deniz Uğur Frankenstein'in evlilik planı yaptığı Elizabeth rolünde  Yılmaz Gruda ve Engin Gürman gibi usta oyuncular da bu tiyatro oyununda yer alıyor.

Tiyatro severler eski oyunları çok iyi bilir, özellikle dekor ve objeler imkanlar dahilinde hazırlanmıştır. Mesela ben uzun yıllar önce gittiğim Kösem Sultan oyununda dekorun devrilmesi ile yaşanan heyecanı hiç unutmam. Hepimizin yüreği ağzına gelmişken oyuncuların profesyonelce durumu kotarması takdire değerdi. O günden sonra gittiğim her oyunda dekorun devrilme, yıkılma kaygısını yaşadım. Bu oyunda da dağ tepe dekorlarında, Kerem Alışık ve Cansel Elçin'in her hoplayıp zıplamasında kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu ama o kadar iyi hazırlanmıştı ki her şey. Ve oyun sinematografik hazırlanıp izleyici ile buluşturulmuş ki bu her tiyatro oyununda görebildiğimiz bir şey değil. Bu arada sinematografik demek sinema gibi demek en anlaşılır anlamı ile. Bazı sahnelerin seslerin vurgulanması bu sebeple çok daha iyiydi. Tabi şahsi fikrim; bu sistemin fazla abartılarak kullanılması taraftarı değilim. Tiyatro oyununa teknolojinin fazla karıştırılması o samimiyeti gölgeler gibi geliyor bana. Bu oyundaki teknoloji ağırlığı bence karar ve böylece kalmalı. Zaten sinematografi oldukça pahalı ve oyunlara ciddi maliyet yüklüyor. Bu anlamda da her oyunda olacağını düşünmüyorum.

Oyuncuların performanslarına gelince inanılmaz başarılı. Kerem Alışık ve Cansel Elçin'i ben de bir çok izleyici gibi ilk defa tiyatro sahnesinde izledim. İşin açığı ikisinden de bu performansı beklemiyordum ama yaşadığım en güzel yanılgılardan biri oldu. Sadri Alışık Çolpan İlhan Tiyatrosu tarafından  sanırım 2016 yılında sahnelenmeye başlandı. Oyunu Şakir Gürzumar yönetiyor. Kerem Alışık'a yapılan makyajı da geçmeyelim, bir bakar mısınız?



Gitsem mi gitmesem mi diye düşünen varsa bence zaman kaybetmesin.
Bu arada tiyatroya gitme alışkanlığı edinmemiş olanların bence bir hamle yapması gerekiyor artık. Çünkü orası başka bir dünya. Eğer özel tiyatrolar pahalı geliyorsa Şehir Tiyatroları mutlaka uygun gelecektir. Tiyatroya giderek, bunu ihtiyaç olarak hissederek büyüyen çocukların toplum içindeki değerlendirme olgusu, topluma entegre olma kabiliyetinin farkı inkar edilemez bir gerçek. Belki siz bugüne kadar bunu çok uygulayamadınız ama lütfen çocuğunuza bu şansı verin.
Mesela İstanbul Şehir Tiyatroları oyun programını tam buradan inceleyebilirsiniz.

Yine oyuna dönelim ve yazıyı tamamlayalım. Sinemadan fazla tiyatroya giden biri olarak bu oyunu teknik anlamda diğerlerinden farklı gördüm ve ummadığım oyuncu performansları ile karşılaştım. Oyun sonunda ayakta alkışlanarak emeklerinin karşılığını alan ekibin son fotoğrafı ile size mutlu günler diliyorum.


Yeni bir yazıda görüşmek üzere.
Sevgiler
Devamını Oku
Blog Tasarım : Sosyal Medya Kafe
ÇAYKOLİK BLOG COPYRİGHT © 2017 TÜM HAKLARI SAKLIDIR.